Kuzey İtalya sofistike ve cazibesiyle tanınır ve tabii ki Lombardiya hayal ettiğiniz her şeyi keşfetmek ve deneyimlemek için mükemmel bir yerdir! ombardiya'nın başkenti ünlü Milano'dur, ancak bu yolculuğumuzda birlikte unutulmaz anılar yaratmak için iki gizli cenneti, Bergamo ve Como Gölü'nü keşfedeceğiz.
Arabayla Venedik'e vardıktan sonra Lombardiya'ya doğru ilerlerken ilk durağımız Bergamo olacak. Kalbinizi çalacak bir ortaçağ şehri! Yukarı ve Aşağı Kasabalar - ya da yerel halkın deyimiyle Citta Alta ve Citta Bassa - olarak ikiye ayrılan şehir iki ritimle hareket ediyor. Tepeye kurulmuş olan Citta Alta, Venedik surlarıyla çevrili antik kenttir ve UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak belirlenerek zaman içinde değişmeden kalmıştır. Via Combito boyunca yürürken kendinizi 15. yüzyılda inşa edilen ve Avrupa'nın en güzel meydanlarından biri olarak tanımlanan ana meydan Piazza Vechia'da bulursunuz. Meydanda ziyaretçileri bekleyen kafe ve mağazaların yanı sıra, buranın tarihine tanıklık eden en heybetli binalardan bazıları da yer almaktadır. Palazzo Nuovo mücevher gibi bir bina olup dünyanın en eski kütüphanelerinden birine ev sahipliği yaparken, Campanone Kulesi 12. yüzyıldan kalma bir kent kulesi olup şehrin eşsiz manzarasını yukarıdan seyretmek ve her gece saat 10'da kapalı şehrin kapılarının kapanışını işaret etmek üzere çalan 100 çanı görmek için tırmanmaya değerdir. Citta Alta Venedik döneminin ihtişamını yansıtırken, Citta Bassa alışveriş caddeleri, korunmuş ve modern binaları ve gezintinin tadını çıkarabileceğiniz ve geleneksel İtalyan pizzalarını veya makarnalarını deneyebileceğiniz geniş meydanlarıyla modern bir şehirdir.
Bölgenin kalbine doğru ilerlerken Milano'yu atlamak olmazdı! Haklı olarak modanın tapınağı olarak tanımlanan bu şehrin ziyaretçilere sunacağı çok daha fazla şey var! Yürüyüşünüz kesinlikle dünyanın en büyük 2. katedraline ev sahipliği yapan Piazza del Duomo'dan başlayacak ve manzara kesinlikle etkileyici! Şehrin tarihini keşfetmeye devam etmek istiyorsanız Castello Sforzesco'yu ziyaret etmeniz şart! Şehrin kalesinde yer alan bu yapı, inşa edildiği 15. yüzyılda önemli bir rol oynamıştır ve bugün birçok müzeye, sanat eserine ve dönemin kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır. Kalenin arkasından çıktığınızda şehrin en büyük parkı olan Parco Sempione'yi bulacaksınız, kalabalıktan uzakta birkaç dakika dinlenmek için idealdir. Elbette Milano'ya yapılacak bir ziyaret, Galleria Vittorio Emanuele II'de çok ihtiyaç duyulan bir gezinti yapılmadan tamamlanamaz. Şehrin en önemli binalarından biri olan ve 19. yüzyılda inşa edilen bu görkemli pasajda tüm önemli moda evlerini bulabilir ve Milano'nun meşhur haute couture'ünü tadabilirsiniz. Moda kentinde bir akşam, Leonardo Da Vinci'nin katkılarıyla inşa edilen ağdan geriye kalan 2 kanal olan Naviglio Grande ve Naviglio Pavese kanallarının kıyısında şehrin hareketli tarafında kapanır ve eğer bir sanatseverseniz akşam ünlü Milano merdivenlerinde müzikal bir gösteriyle kapanabilir!
Kuzey İtalya'nın inceliklerini keşfetmek için son durak Como Gölü'nden başkası olamaz. Yemyeşil tepeler, masmavi sular, bitkilerle dolu kıyılar, masalsı köyler, cennet kelimesinin yanında hayal ettiğiniz her şeyin bulunduğu uçsuz bucaksız efsanevi bir manzara yaratıyor. Mutlaka ziyaret etmeniz gereken 3 köy, yıl boyunca en çok insanı çeken ve aynı adı taşıyan Como, konumu ve doğal güzelliği nedeniyle genellikle gölün elması olarak tanımlanan Belaggio ve bahçeler, çiçekler ve eşsiz sanat eserleriyle dolu muhteşem villalarıyla Varenna'dır. Como Gölü'nün gizli kalmış sırlarını keşfetmek ve gölde daha fazla gün geçirmek isterseniz detaylı bir rehbere buradan göz atabilirsiniz.
Kuzey İtalya, zarafetin ve İtalyan ihtişamının özüdür. Bergamo'nun Venedik duvarlarından, Milano'nun korunmuş binalarına ve moda tarihine, Como Gölü'nün doğal güzelliğine kadar her köşede keşfedilmeyi bekleyen bir hikaye gizlidir. SUPERFAST FERRIES ile biletlerinizi ayırtın ve Lombardiya'daki bu keşif yolculuğuna başlayın!